Skip to main content
logo

Ağustos ayında başlayacak olan ve kamu emekçilerini yakından ilgilendiren 2021-2023 yılı Toplu İş Sözleşmesi (TİS) Görüşmeleri

öncesi Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Antalya Şubesi TİS taleplerini kamuoyuyla paylaştı. Akdeniz Üniversitesi Hastanesi önünde bir araya gelen SES üyeleri adına konuşan Şube Eş Başkanı Dr. Kaan Taşer “Her TİS döneminde olduğu gibi yapılan pazarlıkların “toplu satış sözleşmesi” ile sonuçlanmasını önlemek için TİS taleplerimizi hep birlikte iş yerlerimizden doğru her platformda dile getirmek zorundayız. Çünkü yandaş sendikanın taleplerimize sahip çıkma noktasındaki performansını hep birlikte izledik ve ağır sonuçlarını hep birlikte yaşadık. Çalışma hakkı ihlallerine göz yuman yandaş yetkili sendika, kölelik koşullarına geri dönüşün tüm taşlarını döşemiştir. Bu yıl yapılacak şey döşenen o taşları yerlerinden birer birer çıkarmak; birlik ve beraberlik içinde grev hakkıyla güçlendirilmiş pazarlık gücünü kullanmak için yeni bir yolda tüm farklılıkları bir kenara koyup birlikte yürümek, talepleri görünür kılmak ve taleplerimize sahip çıkmaktır” dedi.

SES Antalya Şube Eş Başkanı Dr Kaan Taşer’in ardından söz alan SES Genel Sekreteri Pınar İçel “ TİS sürecinde Yetkili yandaş konfederasyonun Kamu emekçilerinin çıkarları yerine kamu işvereni gibi davranması nedeniyle Kamu emekçileri bir pazarlık yapamamaktadır. Grev yasağına bağlı güç dengesizliğinin olduğu, özgür olamayan, kısıtlanmış bir toplu sözleşme sürecinin zorunlu tahkimle kesilmesi toplum kesimleri arasındaki çatışmaların artmasına sorunların büyümesine yol açmaktadır. Çünkü grev yasakları grevleri önlemenin yanı sıra, çalışma ilişkilerinde çatışmaları artıran bir etkiye sahiptir ve bu çatışmalardan kamu emekçileri mali, ekonomik ve özlük hakları kapsamında her geçen gün daha fazla zarar görmekte ve çalışma koşulları olumsuz etkilenmektedir” dedi


Değerli Basın Emekçileri, Sevgili Mücadele Arkadaşlarım;

Ağustos ayında kamu emekçileri ve emeklilerini ilgilendiren toplu sözleşme görüşmeleri gerçekleşecek ve görüşmelerde ortaya çıkacak mutabakat metni de kamu emekçilerinin önümüzdeki iki yıl boyunca hangi mali ve sosyal haklarla, hangi koşullarda çalışacağını belirleyecektir. Yöneticilerin baskısıyla üyeliklerin yapılıyor olması yetkili sendikanın yandaşlıktan kaynaklı üye kaygısı yaşamaması ise toplu sözleşme masasında emekçilerin taleplerinin değil siyasi iktidarın beklentilerinin karşılık bulmasına neden olmaktadır. Toplu pazarlık sürecinde emekçinin en önemli gücü olan grev hakkının kullanılamaması zaten bu pazarlığın kimin lehine sonuçlanacağını gösteren, eşit olmayanlar arasındaki bu sözde pazarlık süreci hükümetle yandaş sendika arasında oynanan bir ortaoyunudur.

Her TİS döneminde olduğu gibi yapılan pazarlıkların “toplu satış sözleşmesi” ile sonuçlanmasını önlemek için TİS taleplerimizi hep birlikte iş yerlerimizden doğru her platformda dile getirmek zorundayız. Çünkü yandaş sendikanın taleplerimize sahip çıkma noktasındaki performansını hep birlikte izledik ve ağır sonuçlarını hep birlikte yaşadık. Çalışma hakkı ihlallerine göz yuman yandaş yetkili sendika, kölelik koşullarına geri dönüşün tüm taşlarını döşemiştir. Bu yıl yapılacak şey döşenen o taşları yerlerinden birer birer çıkarmak; birlik ve beraberlik içinde grev hakkıyla güçlendirilmiş pazarlık gücünü kullanmak için yeni bir yolda tüm farklılıkları bir kenara koyup birlikte yürümek, talepleri görünür kılmak ve taleplerimize sahip çıkmaktır.

Sendikamızın TİS masasına gönderilmek üzere belirlenmiş olan talepleri geçmiş dönemde işyerlerinde kurulan sandıklardan çıkan sonuçlar, şube/temsilciliklerimiz tarafından iş yerlerinde TİS amaçlı yapılan toplantılardan elde ettikleri sonuçlar, anketler, genel merkez olarak şube/temsilcilik yöneticilerimizle yaptığımız geniş katılımlı TİS gündemli toplantıda ve 10. Dönem yaptığımız 3 MTK toplantısında TİS başlıklarında tartışılan konulara göre belirlenmiş olup, temel taleplerimiz aşağıda sunulmuştur. Bu taleplerimiz şunlardır;

1. Hukuksuz OHAL/KHK’leri sonuçlarıyla birlikte iptal edilmelidir. OHAL Komisyonu lağvedilmeli, ihraçlar işlerine iade edilmeli,
2. Anayasada da açıkça ifade edildiği gibi kamu hizmetleri kamu çalışanları eli ile yürütülmeli, farklı istihdam biçimleri (4/B,4/C, 4/D, 3+1, taşeron, vekil, sözleşmeli, kadrolu vb.) ortadan kaldırılmalı, sağlık ve sosyal hizmet sunumu gerçekleştiren tüm çalışanlar tek ve güvenceli bir istihdamla çalıştırılmalıdır.
3. Sendika seçme ve örgütlenme önündeki engeller kaldırılmalı, ayrımcı ve baskıcı uygulamalara son verilmelidir.
4. Siyasi kayırmacılığa son verilmeli, kadrolaşma durdurulmalıdır.
5. En düşük temel ücret yoksulluk sınırı üzerinde olmalı, her türlü performansa dayalı ödeme sistemi kaldırılmalı,
6. Haftalık çalışma süresi 35 saate düşürülmeli, engelli personelin çalışma saatleri engel durumuna göre ayrıca düzenlenmeli,
7. Dini bayramlarda idari izinli sayılan günlerde tutulan nöbetler bayram nöbeti olarak kabul edilmeli mesai saatlerinin hesaplanmasına göre hak ve ücret kaybına uğratılmamalı.
8. Acil nöbeti tutan sağlık emekçilerinin nöbet ücretleri tutulan mekâna göre değil hizmetin niteliğine göre belirlenmeli, idarenin acil servis hizmetlerinin yapısal işleyiş kusurlarına bağlı olarak geri istenen arıtımlı nöbet ücretleri iade edilmeli,
9. İş kolumuzda tüm çalışanlara ek gösterge 3600’den başlayarak kademeli olarak arttırılmalıdır.
10. Asgari ücret vergi dışı bırakılmalı, maaşın asgari ücret tutarını aşan kısmı için gelir vergisinin ilk dilimi olan %15 uygulanmalı,
11. Sağlık ve sosyal hizmet işkolunda çalışanların tümü sağlık hizmetleri sınıfında sayılmalı,
12. Covid-19 illiyet bağı aranmadan sağlık kurumlarında çalışan tüm personel için meslek hastalığı sayılmalıdır.
13. Sağlıkta şiddetin önlenmesi için sağlık iş kolundaki emek ve meslek örgütlerinin verdiği “şiddet yasası teklifi” yasa teklifinin ceza ve idari hukukta yer bulması için Sağlık Bakanlığı tarafından çalışma yürütülmelidir.
14. Ücretli doğum izni artırılmalıdır, kadınlar için doğumdan önce 8 hafta, doğumdan sonra altı ay ücretli doğum izni verilmelidir.
15. Süt izni doğumdan sonra ücretli doğum izni bittikten itibaren bebeğin ilk 1 yaşına kadar günlük 3 saat ücretli süt izni olarak, bebek 2 yaşına gelinceye kadar da günlük ücretli 1,5 saat süt izni olarak uygulanır. Süt izni statü farkı gözetilmeksizin tüm çalışanlar bakımından eşit olarak uygulanır. Ücretli süt izninde herhangi bir performansa dayalı ek ödeme kesintisi yapılamaz.
16. Doğum izinleri nedeniyle kadın çalışanların ekonomik, sosyal ve özlük hakları ve statülerinde hak kaybına uğranılması engellenir, özellikle performansa dayalı ek ödeme ödemelerine devam edilir.
17. ASM sözleşmeleri, bireysel olmamalı, toplu sözleşmeye dahil edilmelidir.
18. Aile hekimi ve aile hekimliklerinde çalışan kadın sağlık emekçilerinin gebelik ve emzirme izinleri 4/B ve diğer kadrolarda yer alanlar için 4/A ‘ya tabi sağlık emekçileri için yapılan düzenlemeye eşitlenmelidir.
19. Meslek farklılıklarını ve meslek sorumluluk sınırlarını ortadan kaldıran, kişilere görevi ve yetkisi olmayan işlerin yaptırılmasına zemin hazırlayan “sosyal çalışmacı” tanımı tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmalıdır.
20. Meslek çalışmaları mesleklerin sorumluluk alanları ve sınırları çerçevesinde tanımlanmalı, çalışanlara keyfi ve görevleri olmayan işlerin yaptırılması engellenmelidir.
21. Sosyal hizmetler risk ve tehdidin yüksek olduğu bir çalışma alanıdır. Sosyal incelemeler, evde hizmet verilmesi gereken durumlar, güvenlik riski olanlara yönelik kurumlarda yapılan çalışmalar, çalışanlara yönelik tehditler başta olmak üzere çalışanların fiziki ve hukuki güvenliklerinin sağlanması için gerekli tedbirler alınmalıdır.
22. Olağanüstü durumlarda çalışma saatine yönelik düzenlemeler çalışanlar arasında eşitsizlik yaratacak şekilde düzenlenmemeli, çalışma saatinin azaltılması halinde hizmetin özelliği gereği haftalık 40 saat çalışmaya zorlananlara bu süreler fazla mesai olarak ücretlendirilmeli,
23. Olağanüstü durumlarda günlük çalışma süreleri (vardiya süresi) olabildiğince kısa tutulmalı, hemşirelerin 24 saatlik nöbet sistemiyle çalışmasının önüne geçilmeli, vardiyalar arasında olabildiğince uzun dinlenme süreleri oluşturulmalı ve haftalık toplam çalışma süreleri olabildiğince azaltılmalıdır.