KESK Antalya Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Ayar düzenlediği basın toplantısıyla
tüm Antalyalıları 29 Mayıs günü yapacakları “Laik eğitim,Laik yaşam ve İş Güvencemizden Vazgeçmeyeceğiz” mitingine davet etti.
BES Antalya Şube Binasında yapılan basın toplantısında konuşan Mustafa Ayar “Demokrasinin ve hukukun askıya alındığı bu dönemde, toplumsal dokumuzdaki farklılıkları “tekçi” politikalarla boğmaya, kendi arzuları doğrultusunda yeni bir toplum yaratmaya çalışıyor! AKP, kamusal olan her alanı dini kural ve referanslara göre biçimlendirmek istiyor. Dinselleştirme politikaları her türlü sömürüye, zulme, talana ve yalana kalkan yapılmak isteniyor” dedi.
Türkiye’de inşa edilen hakim din kavrayışı ve “Türk-İslam” sentezi politikalar ile eşit yurttaşlık ilkesi daha ilk elden ortadan kaldırıldığını iddia eden Mustafa AYAR “Türkiye’de yaşayan farklı inanç grupları ve bir dine inanmayanlar birçok politikada, fiilen ve resmi olarak yok sayılmış ve sayılmaya da devam edilmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı gibi birçok kurum arasında protokoller yapılarak, dinselleştirme politikalarının etkisi hızla yaygınlaştırılmaktadır. Öyle ki camilerden patronların çıkarlarını savunan, “greve çıkmanın caiz olmadığını” anlatan vaazların verilmesi sağlanmaktadır. İHH, TÜRGEV, ENSAR gibi çok sayıdaki vakıf ve dernek, eğitim ve yükseköğretimin temel bileşeni haline getirilmekte, kamu hizmetleri zayıflatılarak bu çevreler güçlendirilmek istenmektedir” dedi.
KESK’e dönük baskıları da eleştiren Mustafa AYAR “Özellikle sendikal faaliyetlerimizi suç kategorisine yerleştiren Başbakanlık Genelgesi’nin ardından, başta eğitim ve bilim emekçileri olmak üzere on binlerce kamu emekçisi hakkında hukuksuzca soruşturmalar açılmıştır.
Bu baskı, sürgün ve işten atma politikasının amacı açıktır! AKP, tüm kamu emekçilerini kendisine kapı kulu yapmayı arzulamaktadır. Kamu emekçilerinin kendisini insana, topluma ve doğaya karşı değil, sadece ama sadece AKP’ye karşı sorumlu görmesini istemekte, emekçileri hükümet memuru yapmayı hedeflemektedir!
Ancak baskıyla, sindirme politikalarıyla, sendikal hak ve özgürlüklerimizi yok sayan düzenlemelerle amacına ulaşacağını sanan AKP’nin unuttuğu bir gerçek vardır! O da KESK’in mücadele kararlılığı ve azmidir!
Gerçek demokrasinin, eşit yurttaşlığın, temel hak ve özgürlüklerin, nitelikli kamu hizmetlerinin genişlemesinin en önemli yolunun laik eğitim, laik yaşam ve herkese güvenceli iş mücadelesini güçlendirmekten geçtiğini düşünüyoruz.
İktidarın kendi çıkarları için sürdürdüğü inanç istismarına yönelik girişimlerini boşa çıkarmak, gerçek anlamda laik ve demokratik bir ülkede barış içinde bir arada yaşamak için “Laik Eğitim, Laik Yaşam ve İş Güvencemizden Vazgeçmeyeceğiz! Baskı, Sürgün ve İşten Atmalara Karşı Alanlardayız!” 29 Mayıs Pazar günü saat 13.00’da Aydın Kanza Parkı’nda toplanarak Cumhuriyet Meydanı’na yürüyoruz.
Çağrımız sadece konfederasyonumuza bağlı sendikalarımızın üyelerine değil, çocuklara, öğrencilere ve ülkenin geleceğinden endişe eden herkesedir. Çocuklarının ve ülkenin geleceğinden endişe eden herkesi, 29 Mayıs’ta ki mitingimize katılmaya, ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğine hep birlikte sahip çıkmaya çağırıyoruz” dedi.
Basın Açıklaması Tam Metin
LAİK EĞİTİM, LAİK YAŞAM VE İŞ GÜVENCEMİZDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ!
BASKI, SÜRGÜN VE İŞTEN ATMALARA KARŞI ALANLARDAYIZ!
Türkiye, benzer örneklerini ancak faşist rejimlerde görebileceğimiz baskıcı, otoriter ve anti demokratik politika ve uygulamalara giderek daha fazla sahne oluyor. Kendi içerisindeki farklı seslere dahi tahammül edemeyen AKP, yaşamlarımızı tek adam diktasıyla kuşatmanın yollarını arıyor.
Muhalif, eleştirel en demokratik tepkiler dahi şiddetle bastırılıyor. İktidarını kaybetme korkusu içinde olanlar, hukukun ve demokrasinin en temel ilkelerini ayaklar altına alıyor. Anayasayı askıya alan, bürokratlara mevzuata uymama çağrısı yapan bir kişinin aklı, arzuları ve hırsı Türkiye’yi ateşin içine sürüklüyor.
Türkiye tarihinde, eşi benzeri görülmemiş bir savaş politikası izleniyor. Sınır bölgesinde yaşayan ve her gün düşen IŞİD füzeleriyle can güvenliği ortadan kalkanların yaşamları, AKP’nin siyasi hesaplarında en küçük bir etki dahi yaratmıyor!
Demokrasinin ve hukukun askıya alındığı bu dönemde, toplumsal dokumuzdaki farklılıkları “tekçi” politikalarla boğmaya, kendi arzuları doğrultusunda yeni bir toplum yaratmaya çalışıyor! AKP, kamusal olan her alanı dini kural ve referanslara göre biçimlendirmek istiyor. Dinselleştirme politikaları her türlü sömürüye, zulme, talana ve yalana kalkan yapılmak isteniyor.
Ancak unutulmamalıdır ki hiçbir toplum tamamen aynı düşünen, aynı inancı paylaşan, aynı değerleri benimsemiş insanlardan oluşmamaktadır. Bu nedenle laikliğin varlığı, din ve mezhep farklılıkları üzerinden halkların, farklı inançtan ve mezhepten insanların birbiriyle çatışmalarına son vermek, her inancın kendisiyle ve diğer inançlarla eşit haklar temelinde ilişki kurmasını güvence altına almak açısından önemlidir. Değişik din, mezhep, inanç ve dünya görüşünden insanların gerçek anlamda “eşit yurttaş” olarak kabul edilmesi, devletin bütün inançlara eşit mesafede ve tarafsız olmasına, günlük yaşamın her alanında okulda, işyerinde, üniversitede, sokakta, farklı kimlik, inanç ve dünya görüşleri arasında ayırım yapılmamasına bağlıdır.
Ancak Türkiye’de inşa edilen hakim din kavrayışı ve “Türk-İslam” sentezi politikalar ile eşit yurttaşlık ilkesi daha ilk elden ortadan kaldırılmıştır. Türkiye’de yaşayan farklı inanç grupları ve bir dine inanmayanlar birçok politikada, fiilen ve resmi olarak yok sayılmış ve sayılmaya da devam edilmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı gibi birçok kurum arasında protokoller yapılarak, dinselleştirme politikalarının etkisi hızla yaygınlaştırılmaktadır. Öyle ki camilerden patronların çıkarlarını savunan, “greve çıkmanın caiz olmadığını” anlatan vaazların verilmesi sağlanmaktadır. İHH, TÜRGEV, ENSAR gibi çok sayıdaki vakıf ve dernek, eğitim ve yükseköğretimin temel bileşeni haline getirilmekte, kamu hizmetleri zayıflatılarak bu çevreler güçlendirilmek istenmektedir.
AKP’nin 2023 vizyonuyla yürüttüğü politikalar işçilerin, kamu emekçilerinin, gençlerin ve kadınların sorunlarına çözüm olmamıştır. Aksine AKP, var olan sorunları daha fazla derinleştirmiştir. Bu politikaları eleştiren, AKP’nin eşitsiz ve ayrımcı politikalarına direnen, eşit, özgür, demokratik, barış içinde daha güzel yarınlar için mücadele eden biz kamu emekçileri ise bugün, mücadele tarihimizde hiç olmadığı kadar baskı altına alınmak isteniyoruz.
Özellikle sendikal faaliyetlerimizi suç kategorisine yerleştiren Başbakanlık Genelgesi’nin ardından, başta eğitim ve bilim emekçileri olmak üzere on binlerce kamu emekçisi hakkında hukuksuzca soruşturmalar açılmıştır.
Bu baskı, sürgün ve işten atma politikasının amacı açıktır! AKP, tüm kamu emekçilerini kendisine kapı kulu yapmayı arzulamaktadır. Kamu emekçilerinin kendisini insana, topluma ve doğaya karşı değil, sadece ama sadece AKP’ye karşı sorumlu görmesini istemekte, emekçileri hükümet memuru yapmayı hedeflemektedir!
Ancak baskıyla, sindirme politikalarıyla, sendikal hak ve özgürlüklerimizi yok sayan düzenlemelerle amacına ulaşacağını sanan AKP’nin unuttuğu bir gerçek vardır! O da KESK’in mücadele kararlılığı ve azmidir!
Gerçek demokrasinin, eşit yurttaşlığın, temel hak ve özgürlüklerin, nitelikli kamu hizmetlerinin genişlemesinin en önemli yolunun laik eğitim, laik yaşam ve herkese güvenceli iş mücadelesini güçlendirmekten geçtiğini düşünüyoruz.
İktidarın kendi çıkarları için sürdürdüğü inanç istismarına yönelik girişimlerini boşa çıkarmak, gerçek anlamda laik ve demokratik bir ülkede barış içinde bir arada yaşamak için “Laik Eğitim, Laik Yaşam ve İş Güvencemizden Vazgeçmeyeceğiz! Baskı, Sürgün ve İşten Atmalara Karşı Alanlardayız!” 29 Mayıs Pazar günü saat 13.00’da Aydın Kanza Parkı’nda toplanarak Cumhuriyet Meydanı’na yürüyoruz.
Çağrımız sadece konfederasyonumuza bağlı sendikalarımızın üyelerine değil, çocuklara, öğrencilere ve ülkenin geleceğinden endişe eden herkesedir. Çocuklarının ve ülkenin geleceğinden endişe eden herkesi, 29 Mayıs’ta ki mitingimize katılmaya, ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğine hep birlikte sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Haberler
-
2023 Genel Kurul İlanı
-
Birlikte Mücadele Edersek Birlikte Kazanacağız!
-
Bir Kez Daha SES’imizi Yükseltiyoruz!
-
Umudu Büyüten ve Paylaşan SES 27 Yaşında
-
1 Ağustos’ta İş Bırakıyoruz.
-
Sosyal Politika Yerine Sadaka Kültürünün Yaratıldı!
-
Üniversite Hastaneleri Üvey Evlat Gibi Görülüyor
-
Vatandaşın Sağlığı Kar Mantığı Ve Piyasa Koşullarına Teslim Edilmemelidir
-
Demokratik Çalışma İçin, Birlikte Örgütlenmeye, Mücadeleye!
-
2023 Yat Turumuz