SES Antalya Şube Başkanı Mustafa Kılınç, “AKP’nin ustalık dönemi marifeti yangından mal kaçırmadır.” dedi.
Kısa adı SES olan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Antalya Şube Başkanı Mustafa Kılınç bir açıklama yaparak, sağlık alanında köklü değişiklikler içeren KHK’nin kabul edilemez olduğunu söyledi.
Yangından mal kaçırma
Kılınç “Türkiye’de yaşayan herkesi ilgilendiren sağlık hizmetinin sunumu ve sağlık hizmeti verecek personel ile ilgili düzenlemede köklü değişiklikler içeren bir KHK hazırlanmıştır. AKP’nin ustalık dönemi marifeti yangından mal kaçırmadır. Sağlık Bakanlığı’nın yapısını değiştiren, taşra teşkilatını tasfiye eden, Sağlıkta Özelleştirmenin eksik olan mülkiyet devrini tamamlayan ve çalışanları sözleşmeli yaparak iş güvencesini ortadan kaldıran bu KHK de aynı yöntemle gündeme getirilmiştir.” dedi.
Uyarıyoruz
AKP Hükümetinin, Mayıs’ta meclisten aldığı Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisini kullanarak, Sağlık Bakanlığı Teşkilat Kanununu değiştirme hazırlığı içinde olduğunu ifade eden Kılınç, “Halkın Sağlığını ve geleceğini ilgilendiren son derece önemli bir bakanlığın teşkilat yapısı bu şekilde kararname ile ve apar topar değiştirilmeye çalışılmaktadır.” şeklinde konuştu.
“Gerek “KAMU-ÖZEL ORTAKLIĞI” ve “KAMU HASTANE BİRLİKLERİ” , gerekse Sağlık Bakanlığı Teşkilat Yasasındaki Değişikliklerin anlamı, Sağlık Bakanlığının sağlık hizmetinden tamamen çekilmesi, mülkiyet devri dahil sağlıkta özelleştirmenin tamamlanması ve çalışanların güvencesizleştirilmesi demektir.”
Mücadele edeceğiz
“Yapılmak istenen değişiklikle, yalnızca Sağlık Bakanlığı’nın taşra teşkilatı tasfiye edilmemekte, Sağlık Bakanlığı, Sağlıkta Dönüşüm Programında öngörüldüğü gibi, sağlık hizmeti üretiminden çekilerek, “İCRACI” olmaktan çıkarılarak “DÜZENLEYİCİ”, “DENETLEYİCİ”, “KOORDİNATÖR BAKANLIK” haline getirilmektedir.” diyen Kılınç, bu kabul edilemez hazırlığa karşı fiili meşru ve hukuki mücadele yürüteceklerini kaydetti
KHB: Hastaneler işletme, hastalar müşteri, çalışanlar köle demektir.
İZİN VERMEYECEĞİZ!
Türkiye’de yaşayan herkesi ilgilendiren sağlık hizmetinin sunumu ve sağlık hizmeti verecek personel ile ilgili düzenlemede köklü değişiklikler içeren bir KHK hazırlanmıştır. AKP’nin ustalık dönemi marifeti yangından mal kaçırmadır. Sağlık Bakanlığı’nın yapısını değiştiren, taşra teşkilatını tasfiye eden, Sağlıkta Özelleştirmenin eksik olan mülkiyet devrini tamamlayan ve çalışanları sözleşmeli yaparak iş güvencesini ortadan kaldıran bu KHK de aynı yöntemle gündeme getirilmiştir.
Sağlıkta Dönüşüm Programının Sağlıkta ÖZELLEŞTİRME anlamına geldiğini hep ifade ettik, buna karşı mücadele ettik, etmeye de devam ediyoruz. Bugüne kadar sağlığın neredeyse her alanı özelleştirildi, mülkiyet devri dışında tamamlandı:
•Önce birinci basamak özelleştirildi, Aile Hekimliği sistemi getirildi. Koruyucu sağlık hizmetini ortadan kaldıran, hiçe sayan bu sistem nedeniyledir ki, Kolera salgınından, başkentin göbeğinde Şarbon salgınına kadar bulaşıcı hastalıklar yeniden hortladı, Tüberkuloz vakalarında artış oldu.
•SSK hastaneleri Sağlık Bakanlığına devredildi, tek elde toplanıp hizmetler tek tek özelleştirildi, Temizlik, Yemek, Güvenlik ve Tıbbi Sekreterlik hizmetleri ile başlayan özelleştirme süreci, Tıbbi Görüntüleme, Laboratuar gibi hizmetlerle devam etti. Bunu diğer Tıbbi Hizmetler izliyor.
•Hizmetler büyük ölçüde Taşeron eliyle yürütülmeye başlandı. Günümüze sağlık alanında kadrolu-güvenceli sağlık emekçisi kadar taşeron çalışan var.
•Özel hastanelere sevkin önü açılarak Sağlıkta Dönüşümün temel amacı olan sermayeye kaynak aktarmanın önü açıldı, Özel Sağlık Kuruluşlarının Sağlık alanındaki payı % 6 dan % 30 lara çıkarıldı.
•Birinci basamak dahil olmak üzere her kademede katkı ve katılım payları getirildi, birinci basmaktaki katkı payı sendikamızın açtığı dava ile iptal edildi, ikinci ve üçüncü basamaklardaki paylar tebliğlerle sürekli arttırıldı, hizmet alanı-paketi giderek daraltıldı, özel sağlık kuruluşlarına fark ücreti ödenmesi meşrulaştırıldı, yasal hale getirildi.
•Çalışanlar performansa dayalı ücretlendirmeye ve kölece çalışmaya mahkum edildi, sözleşmeli çalışma getirilerek iş güvencesi ortadan kaldırıldı, taşeron çalışma neredeyse kural haline getirildi.
Bu şekilde, neredeyse tümü özelleştirilen sağlık hizmetinde eksik kalan kısım mülkiyet devridir ve buna da ” KAMU-ÖZEL” ortaklığı ihaleleri ile, kamunun arsaları 25-49 yıllığına tahsis edilip üzerine her türlü işletme hakkını veren “ENTEGRE SAĞLIK KAMPÜSLERİ” kurdurularak başlandı.
Hükümet şimdi de, Mayıs’ta meclisten aldığı Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisini kullanarak, Sağlık Bakanlığı Teşkilat Kanununu değiştirme hazırlığı içindedir. Halkın Sağlığını ve geleceğini ilgilendiren son derece önemli bir bakanlığın teşkilat yapısı bu şekilde kararname ile ve apar topar değiştirilmeye çalışılmaktadır. Bu değişikliği yapmaya çalışırken de demokrasiden ne anladıklarını da göstermektedirler. Ne hizmeti üretenlerin temsilcilerine nede hizmeti alan halkın örgütlü kurumlarına dahi danışma gereği bile duymamaktadırlar. Toplumun yoğun gündemlerle ilgili olduğu dönemlerde yangından mal kaçırırcasına kritik yasaları çıkarma alışkanlığına sahip AKP hükümeti, tıpkı SSGSS yasası sürecinde olduğu gibi, şimdi de, şiddetin yoğun yaşandığı, sınır ötesi harekatın şiddetini giderek arttırdığı, Suriye’deki gelişmelerin ve Libya’daki olayların gündemi meşgul ettiği bir dönemde böyle önemli bir değişikliği yapmaya çalışmaktadır. Bu değişiklikle, yalnızca Sağlık Bakanlığı’nın taşra teşkilatı tasfiye edilmemekte, Sağlık Bakanlığı, Sağlıkta Dönüşüm Programında öngörüldüğü gibi, sağlık hizmeti üretiminden çekilerek, “İCRACI” olmaktan çıkarılarak “DÜZENLEYİCİ”, “DENETLEYİCİ”, “KOORDİNATÖR BAKANLIK” haline getirilmektedir.
Kararname bununla da kalmayıp, halen mecliste görüşülmeyi bekleyen ve kiralama ya da satış yoluyla mülkiyet devrinin de önünü açan, hastaneleri tümüyle özelleştirerek ticari birer kurum haline getiren, çalışanları sözleşmeli hale getirerek güvencesizleştiren “KAMU HASTANE BİRLİKLERİ YASASI”nı kadük bırakacak düzenlemeyi de içermekte, söz konusu yasanın meclisten geçmesine gerek kalmadan doğrudan uygulamaya geçilmesini sağlamaktadır.
Gerek “KAMU-ÖZEL ORTAKLIĞI” ve “KAMU HASTANE BİRLİKLERİ” , gerekse Sağlık Bakanlığı Teşkilat Yasasındaki Değişikliklerin anlamı, Sağlık Bakanlığının sağlık hizmetinden tamamen çekilmesi, mülkiyet devri dahil sağlıkta özelleştirmenin tamamlanması ve çalışanların güvencesizleştirilmesi demektir ve buna karşı başından beri verdiğimiz mücadelemiz aynı kararlılıkla devam edecektir.
13 Mart’ta Sıhhiye Meydanı’nı doldurarak, 19 ve 20 Nisan’da iki gün iş bırakarak Hükümeti;
•İş Güvencesi,
•Performansa dayalı ücretlendirmeye karşı Gelir Güvencesi,
•Can Güvencesi,
•Nitelikli, Ulaşılabilir, Katkı ve katılım paylarının olmadığı ücretsiz Sağlık Hizmeti için, bu hizmetin kamu eliyle verilmesi için, dolayısıyla sağlıkta özelleştirmeye karşı uyardık.
Şimdi yeni 13 Mart’lar, 19–20 Nisan’lar yaratacak güçte olduğumuzu hatırlatarak, Kamu Sağlık Hizmetini tasfiye eden, Sağlık Alanını tümüyle özelleştiren, çalışanların güvencesini yok eden bu KHK hazırlığından vazgeçilmesi için yetkililere bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. 25.08.2011
Mustafa Kılınç
SES Antalya Şube Başkanı
SAĞLIK BAKANLIĞI TEŞKİLAT KANUNUNU DEĞİŞTİREN KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME TASLAĞINDA ÖNGÖRÜLEN DEĞİŞİKLİKLERİN SAĞLIK HİZMETİ VE SAĞLIK ÇALIŞANLARINA ETKİLERİYLE İLGİLİ DEĞERLENDİRME:
1-Türkiye’de yaşayan herkesi ilgilendiren sağlık hizmetinin sunumu ve sağlık hizmeti verecek personel ile ilgili düzenlemede köklü değişiklikler içeren KHK gizli hazırlanmıştır. AKP’nin ustalık dönemi marifeti yangından mal kaçırmadır. Sağlık Bakanlığı Merkez ve Taşra Teşkilatını ilgilendirdiği belirtilen KHK Taslağının Türkiye’deki sağlık hizmetinin sunumunun yeniden yapılandırılmasını içermekte olduğunu görmekteyiz. Sağlık hizmeti gibi temel bir hizmetin sunumuna ilişkin güçlü bir yapılandırma ancak birçok yasada değişiklik yapılarak hayata geçirilebilir. Oysaki hükümet geçici KHK çıkarma yetkisini kullanarak TBMM’yi, sağlık meslek örgütlerini, kitle örgütlerini devre dışı bırakmıştır. Burada hukuka karşı hile yapıldığını düşünmekteyiz. Sağlık hakkı her ne kadar Anayasada 3. bölümde yer alan haklar arasında düzenlenmişse de doğrudan yaşam hakkı, kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkı ile ilgili olduğu için böylesi bir düzenleme kamuoyuna açık şekilde ve yasa ile gerçekleştirilmelidir. Bu KHK sadece bir avuç sermayedarı tatmin eden ve onlarla birlikte hazırlanmış, sağlık hizmetine yatırım yapacak yatırımcılara uygun bir yatırımdır. Böylece AKP ile sağlık tekelleri arasındaki ilişki bu KHK ile açıkça ortaya çıkmıştır.
2-KHK taslağı ile Sağlık Bakanlığını icracı Bakanlık olmaktan çıkmakta, tamamen düzenleyici ve denetleyici kurum haline gelmektedir. Böylece kamunun yeniden yapılandırılmasında sosyal devlet anlayışı yerine düzenleyici-piyasacı devlet anlayışı bu KHK ile pekiştirilmektedir.
3-KHK incelendiğinde; Sağlık Bakanlığında 20 kişilik gönüllü bakanlık müşaviri ile gönüllü sağlık hizmeti ve sağlık gözlemciliğinin düzenlendiğini görmekteyiz. 20 müşavirin ücret almadan gönüllü hizmet etmesi demek özel sağlık tekelleri veya AKP’nin siyasal arka planındaki örgütlenmelerin temsilcilerinin bu 20 kişilik kadroyu oluşturacağı anlamına gelmektedir. Dolayısıyla özel sektör ve AKP’yi besleyen siyasal arka plan 20 kişilik bir kadro oluşturarak Sağlık Bakanlığını gizli bir denetim altına almaktadır. Ayrıca bu 20 kişi sağlık piyasasını istediği gibi yönlendirme mevkiine ulaştırılmaktadır. Gönüllü sağlık hizmeti verilmesi konusu ise sağlığın bir hak olmaktan çıktığını, yoksul kesime hizmet vermek için gönüllülere görev verildiğini göstermektedir. Sağlık Bakanlığı da artık sağlık hizmeti vermeyeceğinden bu alanı da gönüllülere terk etmektedir.
4-KHK ile Yüksek Sağlık Şurası yeniden tanımlanmakta ve tamamen Sağlık Bakanının belirlemesi ile oluşan tamamen siyasal otoritenin etkisine açık bir kurum haline getirilmektedir. Yine Uluslar arası İşbirliği Ajansı kurularak, uluslar arası sağlık tekellerinin Türkiye’de hizmet etmeleri yönünde onlara kolaylaştırıcı bir hizmet sunulmaktadır.
5-Sağlık Bakanlığının Taşra teşkilatı olarak İl Sağlık Müdürlükleri ve İlçe Sağlık Müdürlükleri düzenlenmektedir. KHK’ya baktığımızda bu Müdürlerin nereyi idare edeceği belli değildir, birinci basamak sağlık hizmeti zaten Aile Hekimine devredilmiş durumda, 2. ve 3. basamak sağlık Hizmeti Kamu Hastane birliklerine devredilmiş durumda. Bu halde il ve ilçe sağlık müdürlüklerine gerek yoktur. Şu anda sağlık grup başkanlığının yaptığı işi ilçe sağlık müdürlüğüne devretmek yeni kadro ihdas etmek demektir.
6-KHK ile halen Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görevleri birleştirilerek Türkiye Sağlık Hizmetleri Kurumu oluşturulmaktadır. Bu kurul Kamu Mali Yönetimi Kontrol Yasasına göre düzenleyici ve denetleyici kurumlar arasında sayılmakta, böylece Sağlık Bakanlığı sağlık hizmetinin sunumunda kural koyan bir bakanlık haline gelmektedir. Bu durumda denetimin nasıl yapılacağı ise belirsizliğini korumaktadır.
7-KHK ile Hıfzısıhha Kurumu Halk Sağlığı Kurumuna dönüştürülmekte, Hıfzıssıhha Kurumu’nun içi boşaltılmakta, Hıfzıssıhha kurumunun yürüttüğü koruyucu sağlık hizmetinin izlenmesi, planlanması, salgınlar, immünizasyon (aşılama), aşı depolama ve dağıtımı vb. görevi devredilmekte, taşra Hıfzıssıhha laboratuarları boşa çıkarılarak koruyucu sağlık hizmeti ile ilgili taşra teşkilatı da ortadan kalkmaktadır. Aile Hekimliği uygulaması ile tamamına yakını yok sayılan koruyucu sağlık hizmetleri, bu şekilde tamamen gözden çıkarılmaktadır.
8-KHK ile Türkiye Devlet Hastaneleri Kurumu oluşturuluyor. Bu kurumun başlıca görevi ağız ve diş sağlığı merkezleri ile devlet hastaneleri ve eğitim araştırma hastanelerini kamu hastane birliklerine tabi etmek için hazırlamak olarak düzenlenmektedir.
9-KHK’da en önemli yapılandırmalardan bir tanesi kamu hastane birliklerinin kurulmasıdır. Geçen dönem TBMM’de çok sık tartışılan ve kadük olan Kamu Hastane Birlikleri ile ilgili yasa tasarısı değişik bir şekilde bu KHK içerisinde düzenlenmektedir. Tamamen siyasal otoritenin emrindeki Genel Sekreterler aracılığıyla hastane birlikleri yönetilmek isteniyor.
10-KHK’da göze çarpan önemli noktalardan bir diğeri, Bakanlık Merkez Teşkilatı ile Taşra Teşkilatındaki personelin sözleşmeli olarak çalışacak olmasıdır. Bu da AKP’nin piyasacı devlet anlayışına uygun bir düzenleme olarak karşımıza çıkıyor.
11-KHK’da Kamu Özel Ortaklığı ile ilgili düzenleme yer alıyor. Bu düzenleme ile özel sektörün kamu imkanlarını kullanarak karlı yatırımlar yapmasının önü açılıyor.
Haberler
-
Dr. Gülizar Yıldırım’ın hasta yakını tarafından darp edilmesini
-
Ambulans ve hastaneleri hedef almasını kınadı
-
Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz! Coğrafyamızda ve dünyada barış istiyoruz!”
-
11. Olağan Genel Kurulu
-
Çalışma Raporu 2020-2023
-
Yemekhane Hizmetleri Kamulaştırılmalıdır!
-
2023 Genel Kurul İlanı
-
Birlikte Mücadele Edersek Birlikte Kazanacağız!
-
Bir Kez Daha SES’imizi Yükseltiyoruz!
-
Umudu Büyüten ve Paylaşan SES 27 Yaşında