A.Ü.T.F Hastanesi önünde bir basın açıklaması düzenleyen SES Antalya Şubesi “toplu sözleşme” istedi.
Toplu sözleşme hakkımız
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Antalya Şubesi “toplu sözleşme” istedi.
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi A Blok önünde bir basın açıklaması düzenleyen SES Antalya Şubesi “toplu sözleşme” istedi.
SES üyeleri adına basın açıklamasını okuyan Antalya Şube Başkanı Mustafa Kılınç TİS haklarını kullanmak ve siyasi iktidarı uyarmak için alanlara çıktıklarını söyledi.
Sabrımız kalmadı
Kılınç, Toplu İş Sözleşme Talepleri için sendika olarak tüm Türkiye’de alanlara çıktıklarını tekrarlayarak, hasta ve hasta yakınlarının mutluluğu için gece gündüz demeden günün yirmi dört saati hizmet sunan sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin artık sabrının kalmadığını söyledi.
AKP oyalıyor
“AKP’nin uyguladığı politikalar kurumsal hoşnutsuzluğa, iş barışının zedelenmesine, iş niteliğinin bozulmasına, düşük ücrete, statüsel farklılıklar gibi sağlık ve sosyal hizmet emekçileri açısından acı sonuçların doğmasına da neden olurken, sağlık hizmetinden faydalananların da cebinden daha fazla para çıkmasına neden olmaktadır.” diyen Mustafa Kılınç, “Yıllardır yasal ve meşru toplu sözleşme hakkımızı tanımayan, kullanılmasını engelleyen siyasi iktidar, bu yıl da farklı bir oyun oynamaktadır.” şeklinde konuştu.
Üniversite yönetimi çağrımıza yanıt vermeli
“Üniversite Hastaneleri ile sendikalar arasında Toplu Sözleşme imzalanmasının önünde hiçbir engel yoktur. Kaldı ki, 12 Eylül 2010 Anayasa değişikliği de buna dayanaktır. Genel talepler hükümetle yapılacak Toplu Sözleşme görüşmelerinde ele alınacaksa bile; Kurum İdari Kurulu toplantıları sonucu anlaşılan hükümler Toplu Sözleşme garantisine alınmalı, Üniversite yönetimini sendikamızla Toplu Sözleşme yapmak üzere çağrımıza yanıt vermelidir.“
“Toplu sözleşme hakkımız grev silahımız” “Görüşme değil sözleşme” sloganlarının sık sık atıldığı açıklama sırasında Kılınç, sendika olarak taleplerini maddeler halinde sıraladı.
BASINA VE KAMUOYUNA,
Uluslararası sermaye ve yerli işbirlikçilerinin istemleri doğrultusunda AKP eliyle sağlık alanında bugüne kadar uygulanan politikalar, hizmet alanlar ve hizmeti veren sağlık ve sosyal hizmet emekçileri açısından yıkıcı sonuçlar doğurmaya devam ediyor. Bu politikalar ile sağlık hakkının piyasalaştırılması, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin de köleleştirilmesi hedeflenmektedir.
Bu politikalar kurumsal hoşnutsuzluğa, iş barışının zedelenmesine, iş niteliğinin bozulmasına, düşük ücrete, statüsel farklılıklar gibi sağlık ve sosyal hizmet emekçileri açısından acı sonuçların doğmasına da neden olurken, sağlık hizmetinden faydalananların da cebinden daha fazla para çıkmasına neden olmaktadır.
Bu acı sonuçlar yalnızca Sağlık Bakanlığı’na bağlı birimler ile sınırlı değil, üniversite hastanelerinde de sağlık ortamını tahrip ediyor:
Üniversite hastanelerine genel bütçeden ayrılan kaynağın kesilmesi ile bu hastaneler de piyasalaştırma sürecine hızla girdiler.
Üniversite yönetimleri, bütçeden üniversiteye daha fazla pay istemek yerine piyasacı rekabet koşullarına ayak uydurma gayreti içerine girdiler.
Üniversite yöneticileri de piyasacı rekabet koşullarına ayak uydurmak için akıllarına ilk gelen şeyi yaparak sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin iş güvencesinin kaldırılması, ücretlerinin düşürülmesi ve performansa göre ücretlendirmenin yapılması, kölece koşullarda aşırı iş yükü ile karşı karşıya kalmalarının sağlanmasına dönük adımları hızlandırdılar.
Üniversite hastanelerinin iyi işletilmediğini öne süren AKP iktidarı, bir yandan üniversitelerin SGK’dan alacağına üst sınır koyup, üretilen sağlık hizmetini karşılıksız bırakarak üniversiteleri para ile teslim almaya çalışmakta, bu anlayışa direnç gösteremeyen yönetimler ise açığı çalışanlardan keserek kapatmaktadır.
Hastalarımızın ve hasta yakınlarının mutluluğu için gece gündüz demeden günün yirmi dört saati bütün olumsuzlara rağmen hizmet sunan sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin artık sabrı kalmadı.
Bu nedenle;
•Temel ücret asgari 1600 TL olmalı, bu tutar 4 kişilik bir aile için Temmuz 2011 tarihi itibariyle kira, elektrik, su, yakıt, çocuk ve aile yardımı hariç hesaplanmalıdır. Alınan tüm ücretler emekliliğe yansıtılacak şekilde ödenmeli, performans, denge tazminatı vb adlarla ücretlendirme sisteminden vazgeçilmeli, eğitim, kadro, hizmet yılı, iş riski vb. değişkenler gözetilerek ücret skalası oluşturulmalıdır. Tüm çalışanlara yılda iki kez aylık net ücreti kadar ikramiye verilmelidir.
•4/B, 4-C, 4924, Vekil, Taşeron, vb. istihdama son verilmeli, bu şekilde çalışanların tamamı kadroya alınmalı, Üniversite Hastanelerindeki personel açığı kadrolu istihdamla giderilmelidir.
•Günlük 9 saat mesai uygulamasına derhal son verilmelidir.Çalışma süreleri günlük 7, haftalık 35 saate , iyonize radyasyona maruz kalınan ünitelerde günlük 5, haftalık 25 saate indirilmelidir. Esnek mesai saatleri uygulamasına son verilmeli, başta asistan hekimler olmak üzere tüm çalışanlara 80 saatten fazla mesai yaptırılmamalı, çalışma saatleri resmi olarak açıklanmalı ve nöbet sonrası izin kullandırılmalıdır.
•Taşeron sağlık işçileri kadroya alınıncaya kadar; ücretleri talep ettiğimiz temel ücretin altıda olmamalı ve düzenli yatırılmalı, yol ve çocuk yardımları ödenmeli, senelik izinlerini yasalara uygun kullanmaları, yılda 2 kez verilen giyecek yardımlarının verilmesi ve ortak yemekhanede yemek yemeleri sağlanmalıdır.
•Üniversiteler katma bütçeli kuruluşlardır. Katma bütçeli kuruluşlar olan Belediyeler ile KESK’e bağlı Tüm Bel Sen arasında yıllardır Toplu Sözleşme imzalanmaktadır. AİHM kararları, Uluslar arası sözleşmeler ve bu sözleşmeleri uygulamakla yükümlü kılan Anayasa’nın 90.ncı maddesi gereğince Üniversite Hastaneleri ile sendikalar arasında Toplu Sözleşme imzalanmasının önünde hiçbir engel yoktur. Kaldı ki, 12 Eylül 2010 Anayasa değişikliği de buna dayanaktır. Genel talepler hükümetle yapılacak Toplu Sözleşme görüşmelerinde ele alınacaksa bile; Kurum İdari Kurulu toplantıları sonucu anlaşılan hükümler Toplu Sözleşme garantisine alınmalı, Üniversite yönetimini sendikamızla Toplu Sözleşme yapmak üzere çağrımıza yanıt vermelidir.
•Tüm sağlık çalışanlarının görev tanımlaması çalışanların temsilcileri ile birlikte yapılmalıdır.
•Mesai saati 16.00’de sona ermeli, mesai dışı çalışma ve acil ameliyatlar dışında ameliyatlar durdurulmalıdır.
•Polikliniklerde her hekimin bakacağı hasta sayısı eğitimi de aksatmayacak şekilde belirlenmelidir.
•Eğitim ve araştırma programlarının her Anabilim Dalı için ayrı bir düzenlemeye bağlı olarak ve performans baskısından kurtarılarak yeniden düzenlenmeli ve eğitim mesai saatleri içinde yapılmalıdır.
•Çalışanların temsilcileri yönetimde yer almalı ve oy hakkına sahip olmalıdır.
(Asistan temsilcileri akademik kurullarda, sendika temsilcileri ve asistan temsilcileri yönetim kurullarında yer almalıdır)
•İdareci seçimleri atama usulü ile değil çalışanların tamamının seçme ve seçilme hakkının kullanıldığı esasa göre yapılmalıdır.
•Çalışanlar için verilecek tüm idari ve mali kararlar öncesinde temsilciler aracılığı ile çalışanların eğilimleri kararlara yansıtılmalıdır.
•Performans uygulamasının başta hekimler olmak üzerine tüm çalışanlar üzerinde yaptığı baskı, güven bunalımı ve karmaşanın önüne geçilmesi, üniversite hastanelerinin birincil amacı olan eğitim ve araştırmaya öncelik verilmesi amacıyla performans uygulamasından vazgeçilmesi. Bir şirket işletme mantığıyla hastane cirosunu arttırmaya yönelik, hekimlik etiği ve değerleriyle bağdaşmayan baskılardan vazgeçilmelidir.
•Asistan ve hemşire eksiği olan bölümlerdeki ihtiyaç giderilmeli ve iş yükü azaltılmalıdır.
•Anabilim dallarına özgü sorunların çözümü için öğretim üyeleri, uzman, asistan hekim, hemşire, sekreter vb. personelden oluşturulacak bir komisyon kurulmadır.
•Çalışanların (taşeron işçiler dahil) sağlığı açısından yıllık taramalar ve aşılar ücretsiz yapılmalıdır.
•Üniversitenin sosyal tesislerinden ücretsiz faydalanılmalı ve kreşler 24 saat ücretsiz hizmet vermelidir.
Yukarıda ifade ettiğimiz taleplerimizin bir an önce yerine getirilmesi için çalışmalar başlatılmalıdır.
Biz üretimin vazgeçilmez unsurları “sağlık ve sosyal hizmet emekçileri” olarak bu güne kadar onurumuza, geleceğimize, insanca yaşam hakkımıza sahip çıkarak gerekli mücadeleyi yükseltmekten geri kalmadık, kalmayacağız da.
Her türlü ayrımcılığa, adaletsizliğe, çifte standarda karşı Eşitlik ve Adalet için mücadele edeceğimizi kamuoyuna saygı ile duyururuz.
SES Antalya Şube Başkanı
Mustafa Kılınç
Haberler
-
Dr. Gülizar Yıldırım’ın hasta yakını tarafından darp edilmesini
-
Ambulans ve hastaneleri hedef almasını kınadı
-
Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz! Coğrafyamızda ve dünyada barış istiyoruz!”
-
11. Olağan Genel Kurulu
-
Çalışma Raporu 2020-2023
-
Yemekhane Hizmetleri Kamulaştırılmalıdır!
-
2023 Genel Kurul İlanı
-
Birlikte Mücadele Edersek Birlikte Kazanacağız!
-
Bir Kez Daha SES’imizi Yükseltiyoruz!
-
Umudu Büyüten ve Paylaşan SES 27 Yaşında