Skip to main content
logo

SES Antalya Şube Başkanı Nesrin Kocaemir, sendika binasında düzenlediği basın toplantısında sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin geleceği de tekel işçilerininkinden farklı değil, iş ve güvencesi için birleşik mücadele yürütmeliyiz, dedi.

Kocaemir:Tercihimiz Çok Açık,Birleşik Mücadele

SES Antalya Şube Başkanı Nesrin Kocaemir, sendika binasında düzenlediği basın toplantısında sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin geleceği de tekel işçilerininkinden farklı değil, iş ve güvencesi için birleşik mücadele yürütmeliyiz, dedi.

Şube yönetim kurulu üyeleri ile birlikte yaptığı basın toplantısında SES Antalya Şube Başkanı Nesrin Kocaemir, "Tekel işçilerinin iki ayı aşkın süredir özelleştirmenin sonuçlarına karşı, güvencesiz, esnek çalıştırılmak istenmelerine karşı direniyor, bizde TEKEL işçilerinin açtığı yoldan hem kendi geleceğimiz, hem de hizmet verdiğimiz kesimin geleceği için mücadelemize devam edeceğiz", dedi.

Geleceğimiz Tekel İşçilerinden Farklı değil

Kocaemir, Sağlık ve Sosyal Hizmet emekçilerinin geleceğin de tekel işçilerininkinden farklı olmadığını belirterek, "Bizim işyerlerimizde de hizmetler parça parça özeleştiriliyor. Bizim işyerlerimizde de iş güvencesiz çalışma hızla yaygınlaşıyor. Bizde de esnek çalışma, karşılıksız fazla çalıştırma gün geçtikçe artıyor. Bizimde temel ücretlerimiz yerinde sayıyor, geleceği olmayan performans ücretlendirmelerine mahkûm edilmeye çalışılıyoruz" şeklinde konuştu.

"Tekel işçilerini sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak en iyi biz anlayabiliriz. Çünkü son 6-7 yıldır işkolumuzda 4924, 4/b, 4/c adı altında yığınla sözleşmeli, vekil ebe-hemşireler, binlerce taşeron işçisi var" diyen Kocaemir, TBMM'de alt komisyonlara gelen Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı ile tüm hastanelerin kendine yeten işletmeler haline getirilmeye çalışıldığını ve çalışanların tamamının sözleşmeli yapılmasının hedeflendiğini iddia etti.

İŞ VE ÜCRET GÜVENCESİ İÇİN BİRLEŞİK MÜCADELEYE

Değerli Basın Emekçileri;

Tekel işçileri iki ayı aşkın süredir özelleştirmenin sonuçlarına karşı, güvencesiz, esnek çalıştırılmak istenmelerine karşı direniyor.

Bugüne kadar kamu işçisi olmalarına ve yıllardır sağlıklarını, gençliklerini TEKEL fabrikalarında bırakmalarına, TEKEL'e milyarlarca lira kar ettirmelerine karşın, özelleştirme sonucunda ya iş güvencesiz ve düşük ücretle çalışacağınız işyerlerine gidersiniz ya da kapı önüne atılırsınız seçeneği ile yüz yüze bırakıldılar. Ancak TEKEL işçileri iki tercihi de reddederek, kadrolu çalışmaya devam etmek için mücadeleyi seçtiler.

Uzun zamandır özelleştirilen kurumların işçilerini diğer kamu kurumlarına 4/c ile gönderen ve önemli bir tepki ile karşılaşmayan hükümet, TEKEL işçilerinin de iki gün bağırıp gideceğini zannetti ama fena halde yanıldı. İki aydır işçileri yıldırmak için her türlü yola başvurdu, içten bölmeye çalıştı, dışarıdan kışkırtılıyorlar dedi, polisi saldırttı ama hiçbiri tutmadı. Tam tersine hem TEKEL işçilerinin direnci pekişti, hem de emekçilerin ve halkın desteği daha da arttı. Çünkü onlar, çok haklı ve meşru bir yerde duruyorlar, ellerinden alınmak istenen iş ve ücret güvencelerine sahip çıkıyorlar.

Değerli Basın Emekçileri;

Sağlık ve Sosyal Hizmet emekçilerinin geleceği de tekel işçilerininkinden farklı değil.

Bizim işyerlerimizde de hizmetler parça parça özeleştiriliyor. Bizim işyerlerimizde de iş güvencesiz çalışma hızla yaygınlaşıyor. Bizde de esnek çalışma, karşılıksız fazla çalıştırma gün geçtikçe artıyor. Bizimde temel ücretlerimiz yerinde sayıyor, geleceği olmayan performans ücretlendirmelerine mahkûm edilmeye çalışılıyoruz. Her geçen gün bu durumu pekiştirecek yasal düzenlemeler yapılıyor. Sıra bize geliyor demiyoruz, aslında sıra bizde. Çünkü TEKEL işçilerinin iş güvencesi talepleri karşısında Bakan "bu durum sadece tekel işçilerini ilgilendirmiyor, daha arkasından 125 bin kişi gelecek" demişti.

Tekel işçilerini sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak en iyi biz anlayabiliriz. Çünkü son 6-7 yıldır işkolumuzda 4924, 4/b, 4/c adı altında yığınla sözleşmeli, vekil ebe-hemşireler, binlerce taşeron işçisi var. Bugün sağlık ve sosyal hizmet işkolumuzda çalışanların 120 bini taşeron işçisi, 60 bin 4/b' li ve sayısı daha sınırlı da olsa 4/c' li, vekil ebeler var. Sosyal Hizmetlerde ise 9 bin kadroluya karşın 10 bin taşeron çalışmaktadır. Yani işkolumuzdakilerin %40' ı iş güvencesinden yoksun çalıştırılmaktadır.

Son olarak, TBMM'de alt komisyonlara gelen Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı ile tüm hastanelerin kendine yeten işletmeler haline getirilmesi, çalışanların tamamının sözleşmeli yapılması hedeflenmektedir.

Değerli Basın Emekçileri;

Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak kritik bir dönemdeyiz. Ya kadrosu olanlar bekleyerek sıranın kendine gelmesini bekleyecek -ki o zaman zaten bu işin sonu gelmiş olacak- ya da işyerimizde yanı başımızda bulunan güvencesiz çalışanlarla ve Tekel işçileriyle beraber saf tutarak güvencesizliğe karşı barikat olacağız. Ya hep beraber 4/c, 4/b, taşeron belasını defedeceğiz ve tüm çalışanlara iş güvenceli çalışma sağlayacağız ya da hep beraber güvencesizler kervanına katılacağız.

Bizim tercihimiz çok açık. Bizler de TEKEL işçilerinin açtığı yoldan hem kendi geleceğimiz, hem de hizmet verdiğimiz kesimin geleceği için mücadelemize devam edeceğiz. 17.02.2010

 

 

SES Yönetim Kurulu adına

Nesrin KOCAEMİR

Şube Başka